- Anasayfa
- Lidya Bağ Rotası
Neden Böyle Bir Rota?
Logomuzdan başlayarak “altın asmalar” imgesini severek kullanmamızın temelinde, Lidya uygarlığının altın madenleri ile ilişkisi ve altının bu coğrafyaya getirdiği büyük zenginlik yatıyor.
Ancak tek neden elbette bu değil.
Lidya toprakları, kadim ismi Hermos olan Gediz Irmağı’ndan gelen su bolluğu sayesinde altın değerine ulaşmıştır. Zira bu toprakların asmaları, başta altın renkli Sultaniye olmak üzere, pek çok üzüm çeşidine yaşam vermiş ve bu üzümler yüzlerce yıl boyunca bu topraklar üzerinde hüküm süren devletlerin en büyük tarımsal ekonomik gücü olmuştur.
Günümüzde, Lidya topraklarında üretilen üzümlerin, kuru üzüm olarak ihracatında Türkiye’nin rakipsiz olduğunu ve neredeyse dünya tekeli konumunda bulunduğunu belirtmek gerekir. Öyle ki, ülkemizde hiçbir coğrafya zenginliğini antik çağlardan günümüze böylesine taşımamıştır.
Lidya uygarlığı bir ticaret rotası üzerinde bulunuyordu. Doğudan batıya, Pers Krallığı ve Hint coğrafyasından Anadolu’ya gelen mallar burada toplanıyor, sonra da ırmaklar yoluyla Ege’nin çeşitli bölgelerine dağıtılıyordu. Bunun nedeni de Krezüs’ün (Kral Kârun’un) ataları, Lidya’nın ilk krallarının bulmuş olduğu altın ve bu madeni kullanarak icat ettikleri ilk madeni paraydı.Böylece Lidyalılar, adına “modern ticaret” diyebileceğimiz paraya dayalı ticareti, önceden mal değiş tokuşuna dayalı olan ticaret sistemi yerine yürürlüğe soktu.
Lidya toprakları Perslerin eline geçtikten sonra bu rota “Kral Yolu” adıyla yalnızca orduların değil aynı zamanda ticari malların doğudan batıya ulaştırıldığı bir eksen haline geldi. İşte Lidyalılar tarafından başlatılan ve Persler tarafından geliştirilen bu meşhur Kral Yolu, Heredot’un “Tarih” eserinde de yer alır. Bu zengin ticaret uygarlığının değerli madenlerle bezeli ünlü Kârun Hazinesi günümüzde Uşak Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmekte ve tarih tutkunlarının büyük beğenisini kazanmaktadır.

MÖ 7. yüzyılda, ilk madeni parayı icat eden Lidyalılar, bir bakla tanesi büyüklüğündeki paraları %75 altın ve %25 gümüş karıştırarak elde ediyorlardı. Lidya uygarlığının altın madeni ve onun eritilerek kullanılması konusundaki mahareti meşhurdur. Lidya Antik Bağ Rotası’nı keşfederken, dünyanın en önemli nümizmatik miraslarından olan bu altın sikkelere sıklıkla rastlayabilirsiniz. Söz konusu altının kaynağı ise Sardes kentinin tam ortasından geçen ve günümüzde ne yazık ki kurumuş olan “Sart Çayı” ya da eski ismiyle “Pactolos”tu. Sardes kentinin başkent olarak seçilmesinde bu akarsuyun etkisi çok büyük olmuştu.
Altının, dolayısıyla paranın bolluğu, kent içinde büyük bir ticari hareket ve zenginlik yaratıyordu. Tabii o zamanlarda insanlar günümüzdeki gibi sağlam ve korunaklı evlerde yaşamıyorlardı. Evler daha çok barınaktan hallice olan basit mekânlardı, evlerde para tutmak güvenli değildi. İşte bu fikirden yola çıkılarak tarihin ilk bankaları da tapınaklar oldu. Artemis Tapınağı, bu yönüyle tarihin ilk bankası olarak incelenmektedir.
Dionysos ve onun kültünün Lidyalı kökenlerini bize en iyi anlatan dizeler, Euripides’in MÖ 5. yüzyılda yazdığı ünlü tragedyası Bakkhalar’dan alınmış olan satırlardır. Burada Euripides, günümüzdeki ismi Bozdağlar olan Lidya başkenti Sardes’in sırtını dayadığı Tmolos’tan, Dionysos’un aşıp geldiği topraklar olarak söz eder.
Hıristiyanlık genel olarak dünyanın batısında yayılmış olmakla birlikte, yer kürenin tam ortasında, Anadolu topraklarında doğmuş bir dindir.
Bu doğuşun kökeninde kuşkusuz, Roma uygarlığının Anadolu’nun Hıristiyanlık öncesi tarihindeki varlığı önemli olmuştur. Bu bağlamda Lidya toprakları, Roma dönemi ve öncesinden gelen tarihsel miras sayesinde, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde ilk toplulukların oluşmasına kaynak sağlar.
Rakamsal olarak biraz da sembolik olan Hıristiyanlığın ilk 7 kilisesi bu topraklarda kurulur. Burada kilise sözcüğü topluluk anlamında kullanılmaktaydı. İlk 7 kiliseyi kuzeyden başlayarak güneye doğru sayacak olursak, Thyatira (Akhisar), Pergamon (Bergama), Smyrna (İzmir), Ephesus (Efes), Sardes (Salihli), Philadelphia (Alaşehir), Laodikya (Denizli) olarak sıralayabiliriz. İşte bu yedi kilisenin üçü Lidya Antik Bağ Rotası üzerinde bulunur. Bunlar, Thyatira, Sardes ve Philadelphia’dır.
Diğer kiliselerden ikisi, Smyrna ve Ephesus da ayrıca kadim Lidya topraklarının sınırları içindedir.
Dünyanın başka hiçbir bağ rotası, bağcılık, şarapçılık ve kültürel kaynaklar açısından böyle bir tarihi ve kültürel mirasın üzerinde yer alma şansına sahip değildir.
Kula’da Karadivit Yanardağı’nın etrafında bulunan araziler, üçüncü jeolojik zamanda meydana gelen faylarla oluşmuş ve yüksekliği değişkenlik gösteren volkanik dağlarla örtülüdür.
Çakallar mevkiinde yer alan Divlittepe ve Küçük Divlittepe adlı iki kraterin çevresindeki bazalt tüfleri üzerinde 12.000 yıl öncesine tarihlenen ilkel insan ayak izleri tespit edilmiştir. Yine Kula çevresinde yer alan lav denizi, uzun yıllar önce bilim insanı Washington (1900) tarafından “Kulait” olarak adlandırılmış ve bu isim ile literatüre geçmiştir. Burada bulunan ünlü lav denizi, nefes kesen estetik güzelliğinin yanı sıra, volkanik
toprak olmasından ileri gelen “filoksera ari” yapısıyla Lidya Antik Bağ Rotası’nın “aşısız bağcılık” (franc de pied / ungrafted vine) uygulamalarının yapılabileceği çok özel bir teruarını sergiler.
Bölgede bulunan Türkiye’nin ilk jeoparkı, Kula-Salihli Jeopark’ı da yine Lidya Antik Bağ Rotası’nda görülecek en özgün güzelliklerden birisidir.

Sadece Lidya’nın değil üzümün krallığının da bu coğrafyada olduğunu söylemek sanırız yanlış olmaz. Alaşehir (Philadelphia) ovasında kol kola uzanan binlerce dönüm üzüm bağının oluşturduğu sonsuz bir ufka doğru akan yemyeşil “bağ denizi” manzarasını özellikle gün batımlarında izlemek, bölgede muhakkak yaşanması gereken harika bir deneyim.
50’den fazla sofralık ve şaraplık üzüm çeşidiyle, Türkiye’nin en geniş üzüm çeşitliliğine sahip olan İç Ege’de konumlanan Lidya Antik Bağ Rotası Üreticileri, farklı damak zevklerine hitap eden onlarca farklı stil ve yüzlerce farklı tarzda şarap üretiyor.
Dost meclislerinde, özel kutlamalarda, iş yemeklerinde veya evde keyifli bir film izlerken… Hayatın her anına hitap edebilecek bir Lidya Antik Bağ Rotası güzelliği bulunuyor.