Heraki

İlkin, bir Türk ve bir İspanyol, Fransa’da önoloji kürsüsünde karşılaşırlar. Önce çok iyi dost, ardından birbirlerine hayat yoldaşı olurlar. Bordeaux’da başlayan bu güzel yolculuk, Akıncı-Hernandez çiftinin Türkiye’de yaşamaya karar vermesiyle bambaşka bir serüveni müjdeler. Bu aile artık, Türkiye’nin miras bağları ve özgün yerel üzümlerinin de ailesidir bir nevi.

“Her önolog bir gün kendi şarabını yapmak ister” diye söze başlıyor Fulya Akıncı-Hernandez.
“Ama bilindiği gibi danışmanlık verirken başkalarının şaraplarını yaparız. Bir noktaya kadar kendi tarzımızı yansıtsak da, şaraphane sahibinin istekleri ve ticari kaygıları ön plana çıkar.” Kendi şaraplarını yapma hayalini uzun yıllardır kurduğunu ama José’nin yoğun arzusu ve inadı olmasa cesaret edemeyebileceğini ekliyor sonra. Akıncı-Hernandez çiftinin, Türkiye teruarlarının ve üzümlerinin üzerine titreyerek başlayan sıra dışı hikâyesi, işte böyle başlayıp, José Hernandez’in iki yıl boyunca bağları gezip araştırmalar yapması ve kendi anlaşmalı bağlarını belirlemesi ile ete kemiğe bürünerek Heraki’nin kurulmasını sağlamış. Heraki ismi de, tam bir kültürel kaynaşma örneği misali, ikilinin soy isimlerinin birleşiminden geliyor. José ve Fulya, meslekleri olan, okulunu okudukları, kendi işlerini yaptıkları ve başka hiçbir farklı sektörle uğraşmadıklarından özgün bir üretici profili çiziyorlar. Uluslararası sektörde “family garage winery” yani aile ölçeğinde bir şaraphane olarak adlandırılan tarzda küçük, mütevazı ama işini çok iyi yaparak sektöre öncü ürünler kazandıran bir marka Heraki.

Kuruluş amaçlarını, Türkiye teruarındaki yerel üzümlerden ve yaşlı asmalardan şarap yapabilmek ve ülkenin kadim bağ tarihine bir saygı duruşu olarak özetliyor ikili. Şarap yapım tarzları ise yerel üzümlerden, tamamen toprağının özelliklerini yansıtan, üzümün kimliğini koruyan ve mümkün olduğunca müdahale edilmemiş şarapların yapımını hedefliyor. Boğazkere üzümüyle başlayan seri, Sultaniye ve Çal Karası ile devam etmiş ve Türkiye’nin Miras Bağları projesi ile Karasakız üzümü de eklenmiş. 2024’teyse seriye Gök ve Patkara üzümleri dâhil oluyor. Öte yandan José’nin Türkiye dışından önyargısız ve objektif bir göz olarak gelip Çal Karası’na veya Sultaniye’ye bakışı, Heraki ve genel anlamda Türkiye şarapçılığı için önemli bir avantaj. Örneğin, yerel bir üzümü “bu sofralıktır, bundan iyi şarap çıkmaz” diye değerlendirmemesi büyük fark yaratıyor. Anlaşmalı eski bağlarla çalışan Heraki, kendi bağlarına sahip olmaktan ziyade, köylüyü ve genç istihdamını desteklemek, etiketlerde köy isimlerini öne çıkararak o yöreleri yurtiçi ve yurtdışındaki insanlar için ilgi çekici kılmak için çalışıyor. Bu doğrultuda, uluslararası platformlarda da ancak yerel üzümleri ve doğdukları toprakları doğru anlatarak iyi sahne alınabileceğine inanıyorlar. Manisa Alaşehir’de, Lidya Antik Bağ Rotası Üreticileri’nden Sobran ve Yanık Ülke Bağları’nın oldukça yakınında olan Heraki’nin şarapları, Türkiye’yi ve Türk üzümlerini yurt dışında da en iyi şekilde temsil ediyor.

Neler Bulacaksınız?

Heraki bağlarında sizi, doğanın ve şarapçılığın iç içe geçtiği eşsiz bir deneyim bekliyor! Bu kadim topraklarda üzüm bağlarının hikayesini dinlerken, üzümden şaraba uzanan yolculuğun bir parçası olabilirsiniz.